İdea Yayınevi / Modern Tin /Aziz Yardımlı
 
eski anasayfa_
online alış-veriş_
 
 
 

C. Polis [Kamu Yetkesi] ve Lonca

(Bu bölüm DEVLET ile birlikte geliştirilecek.)

 

Polis Hegel'in dizgesinde Yurttaş Toplumunun duyuncunu temsil eden dışsal ve modern Polis örgütlerinden daha geniş kapsamlı bir yetkedir. Eğitim, yoksulların bakımı, genel olarak Yurttaşların Gönenci ile ilgilenir.

Yurttaş Toplumunda Türenin uygulanması Haksızlığın ve Suçun giderilmesidir. Gene de varolan Eşitsizlik Türesizlik olarak ve Türe Hakkın ideal reelleşmesi olarak görülebilir. Buna göre Yurttaş Toplumunun Kavramı Gönencin her Yurttaş için sağlanması belirlenimini kapsar, çünkü her Yurttaş ait olduğu toplumun özü olan Haklar açısından sonsuz bireydir ve Yurttaş Toplumu onu kendinde böyle olarak tanır.. Evrensel Gönencin gerçekleştirme yükümlülüğü (çünkü bu moral bir işlevdir) Yurttaş Toplumunun kendi alanı içersine düşer, Devlete değil. Çünkü Gönenç Devlet değil Yurttaş Toplumu tarafından üretilir — Devletin tam olarak Yurttaş Toplumunun tüzel İstenci, evrensel İstenç olması bir yana.

Modern Yurttaş Toplumu kavramından Gönencin yalnızca küçük bir azınlığa ya da bir sınıfa sınırlı bir ayrıcalık olduğu çıkarsaması yapılamaz. Gönenç genel olarak Yurttaşın, her bir Yurttaşın Hakkıdır, çünkü Gönenç toplumsal olarak üretilir ve Yurttaş Toplumunda egemen olan, belirli Hakları belirleme Hakkını taşıyan Güç özgür, erdemli Yurttaşın kendisidir. Yurttaş Toplumu bir Gereksinimler Dizgesi olarak evrenseli amaçlar ve Yurttaşın İstencini sınıfsal, kültürel, ya da ne olursa olsun başka hiçbir dışsal belirlenime güdümlü kılmaz. İstenç ve Gönenç evrenseldir. Ve modern Yurttaş Toplumu eksiksiz törel özgürlüğü içinde Gereksinimlerin sonsuz büyümesine ve sonsuz doyumuna doğru ilerleyen bir akışkanlıktır. Anamal yoğunlaşması onayını ve aklanmasını toplumsal Duyunçta ve İstençte bulduğu içindir ki denetlenmesini ve saltık yadsınmasını da aynı yerde, toplumsal Bilinçte bulmak zorundadır.

Evrensel Gönenç Gereksinimler Dizgesinin ereksel belirlenimidir ve Yasalar ve Türe bu alana katkıları açısından ancak Mükiyetin korunmasını sağlarlar. Bu düzeye dek Evrensel Gönenç için, tüm bireylerin Gereksinimlerinin tam olarak karşılanması için daha öte düzenlemeler gereklidir. Başlangıçta evrensel Gönenç düzenekleri Ekonominin gelişmişlik düzeyi ile ve modern özgür Tinin özbilincinin yetersizliği ile koşulludur. Oluş sürecinde olan Yurttaş Toplumunun geçici bir aşamasını onun katı ve kalıcı biçimi olarak görmek bütün bir Kavramın gözden kaçırılmasına götürür. Gönencin Yurttaş Toplumu tarafından denetimi oluş sürecinde olmanın sonuçlarını yansıtır ve Hak ve Ödev bilincinin açınmsanın düzeyi tarafından koşulludur. Hegel'in iki yüzyıl önceki koşulları dikkate alan göreli çözümlemesinde Evrensel Gönençten sorumlu olan düzenekler Polis (Polizei) ve Loncadır (Korporation). Bugün daha ileri düzenlemeler vardır.

Yurttaş Toplumunda her bir bireyin Gönencinin artışına karşı olduğu gibi Kişi olarak, özgür Ben olarak gelişmesine karşı da hiçbir engel ve sınır yoktur.

 
Yurttaş toplumu geleneksel toplumdan, özgürlüksüz, erdemsiz ve eğitimsiz bir ayrıcalıklar ve eşitsizlikler ve zorbalıklar kültüründen doğar.

Gelenek tini ve geleneksel birey Yasanın bilinçsizidir, çünkü salt bir insan olduğu için Hakkı olan Özgürlüğünün, boyun eğmek zorunda olmayan İstencinin ve bu sonsuz belirlenimde imlenen Eşitliğin bilinçsizidir. Buna göre geleneksel birey onun İstencine yabancı olan Yasa ile çatıştığının ve onu çiğnediğinin bile bilincinde değildir. Yetkeci kültürden özgür kültüre geçiş buna göre kaçınılmaz olarak göreli olarak uzun bir yasasızlık, haksızlık ve şiddet sürecidir. Türe burada ortaya çıkan Haksızlığı ortadan kaldırır. Suç olanağı Yurttaşlık bilincinin ve törel karakterin gelişmesi ile orantılı olarak azalır, çünkü Yasa Yurttaşın kendi Bilinci ve İstencidir. Ama özgürlük yoluyla önü açılan İşleyim ve Tecim yoluyla büyüyen Evrensel Gönenç de oluş sürecindedir.

Buna göre Yurttaş Toplumu kavramının reel olarak tamamlanması için gereken tek şey Evrensel Gönencin sağlanmasıdır ve bu Hegel'in dizgesinde Kamu Yetkesinin sorumluluğuna düşer. Buna göre ...

... "Tikel gönenç Hak olarak ele alınmalı ve edimselleştirilmelidir" (§ 230).

Hegel / Tüze Felsefesi
  Hegel / Philosophie des Rechts (1821)
§ 229 § 229
İdea yurttaş toplumunda tikellikte yitmiş, için ve dışın ayrılmasında dağılmıştır; ama türenin yerine getirilmesinde yurttaş toplumu geriye Kavramına, kendinde varolan evrenselin öznel tikellik ile birliğine döner, üstelik burada öznel tikellik tekil durumlarda bulunuyor ve evrensel ise soyut hakkın imlemini taşıyor olsa da. Bu birliğin uzam açısından tikelliğin bütün bir erimine edimselleşmesi ilkin göreli birleşme olarak Polis belirlenimini, ve kısıtlı ama somut bütünlükte ise Loncayı oluşturur.
 
In der Rechtspflege führt sich die bürgerliche Gesellschaft, in der sich die Idee in der Besonderheit verloren [hat] und in die Trennung des Inneren und Äußeren auseinandergegangen ist, zu deren Begriffe, der Einheit des an sich seienden Allgemeinen mit der subjektiven Besonderheit zurück, jedoch diese im einzelnen Falle und jenes in der Bedeutung des abstrakten Rechts. Die Verwirklichung dieser Einheit in der Ausdehnung auf den ganzen Umfang der Besonderheit, zunächst als relativer Vereinigung, macht die Bestimmung der Polizei und, in beschränkter, aber konkreter Totalität, die Korporation aus.


Liberalizm ve Yurttaş Toplumu

Yurttaş Toplumunun ussal Hak dizgesinde Bireylerin Gönencinin liberalizmin "görülmez eli"ne baktığını düşünmek için kavramsal bir zemin yoktur ve bu dizgeye böyle usdışı belirlenimler yüklemenin kendisi özgür törelliğe aykırı dışsal ve öznel bir tutumdur. Yurttaş Toplumunun ilişkileri Pazar ya da Sözleşme İlişkileridir ve henüz moral karakterleri zayıf bireyler burada kendi çıkarlarını Evrensel Gönencin üzerine yükseltirler. Liberalizm bu hırs, bencillik ve bilgisizilk tutumuna Kamu Yetkesinin karışmaması gerektiğini, çünkü "görülmez elin" durumu en iyi çözüme bağlayacak etmen olduğunu ileri sürer, ki realitenin kendisi tarafından geçersiz kılınır ve Evrensel İstenç özel mülkiyet üzerinde sınırsız bir gücünün olduğunu edimsel olarak gösterir. Liberalizm kavramsal olarak soyut Hak İstencine aittir ve daha yüksek Moral ve Törel belirlenimlerin bilincinde değildir. Yurttaş Toplumunda Egemen Yurttaşın İstencidir ve Gereksinimler Dizgesi olarak Pazara karışmak Pazarın kendisine ait olduğu Yurttaşın dolaysız Hakkıdır.

Liberalizm (Anamalcılık) Yurttaşlık İstencini ancak soyut Hak yanında tanıyan ve onun moral ve törel Gücünün bilincinde olmayan bir gelenek artığıdır ve bir realite olarak değil ama bir eğilim olarak ancak bu karakter geriliğini yaygın olarak paylaşan kültürlerde (ABD gibi) göreli bir etki uygular.


Türenin Ötesi: Evrensel Gönenç

 

Hegel / Tüze Felsefesi
Hegel / Philosophie des Rechts (1821)
C. POLİS VE LONCA
§ 230
C. DIE POLIZEI UND KORPORATION
§ 230
Gereksinimler dizgesinde her bir bireyin geçim ve gönenci bir olanaktır ki, edimselleşmesi nesnel gereksinimler dizgesi yoluyla olduğu gibi bireyin özenci ve doğal tikelliği yoluyla da koşulludur; türenin yerine getirilmesi yoluyla mülkiyetin ve kişiliğin çiğnenmesi giderilir. Ama tikellikte edimsel olan hak şu ya da bu ereğe karşı olumsallıkların ortadan kaldırılmasını ve kişinin ve mülkiyetin eksiksiz güvenliğinin sağlanmasını olduğu gibi, bireyin geçim ve gönencinin güvenceye alınmasını da kapsar: Tikel gönenç hak olarak ele alınmalı ve edimselleştirilmelidir.

 

 
Im System der Bedürfnisse ist die Subsistenz und das Wohl jedes Einzelnen als eine Möglichkeit, deren Wirklichkeit durch seine Willkür und natürliche Besonderheit ebenso als durch das objektive System der Bedürfnisse bedingt ist; durch die Rechtspflege wird die Verletzung des Eigentums und der Persönlichkeit getilgt. Das in der Besonderheit wirkliche Recht enthält aber sowohl, daß die Zufälligkeiten gegen den einen und den anderen Zweck aufgehoben seien und die ungestörte Sicherheit der Person und des Eigentums bewirkt [sei], als daß die Sicherung der Subsistenz und des Wohls der Einzelnen, — daß das besondere Wohl als Recht behandelt und verwirklicht sei.


Polis

a. Polis
§ 231
a. Die Polizei
§ 231
Evrenselin güvenlik sağlayıcı gücü ilk olarak, şu ya da bu erek için henüz tikel istencin ilke olduğu düzeye dek, bir yandan olumsallıklar alanına kısıtlı olarak, öte yandan dışsal bir düzen olarak kalır. Die sichernde Macht des Allgemeinen bleibt zunächst, insofern für den einen oder anderen Zweck der besondere Wille noch das Prinzip ist, teils auf den Kreis der Zufälligkeiten beschränkt, teils eine äußere Ordnung.
§ 236 § 236
Ek. Polis gözetim ve önlemlerinin amacı birey ile bireysel ereklere ulaşmak için bulunan evrensel olanak arasında dolaylı kılıcı etmen olmaktır. Bu yetkenin sokakların aydınlatılması, köprülerin yapımı, gündelik gereksinimlerin ederlerinin saptanması ve ayrıca sağlık için kaygı göstermesi gerekir. Şimdi bu noktada iki görüş egemendir. Biri Polisin herşeyin gözetimini üstlenmesi gerektiğini, öteki ise Polisin burada hiçbirşeyi belirlememesi gerektiğini çünkü herkesin davranışını başkalarının gereksinimlerine göre ayarlayacağını ileri sürer. Bireyin hiç kuşkusuz ekmeğini şu ya da bu yolda kazanma hakkı olmalıdır, ama öte yandan kamunun da zorunlu görevlerin uygun yollarda yerine getirilmesini bekleme hakkı vardır. İki yan da doyurulmalıdır, ve tecim özgürlüğü genel iyiliği tehlikeye düşürecek türde olmamalıdır. Zusatz. Die polizeiliche Aufsicht und Vorsorge hat den Zweck, das Individuum mit der allgemeinen Möglichkeit zu vermitteln, die zur Erreichung der individuellen Zwecke vorhanden ist. Sie hat für Straßenbeleuchtung, Brückenbau, Taxation der täglichen Bedürfnisse sowie für die Gesundheit Sorge zu tragen. Hier sind nun zwei Hauptansichten herrschend. Die eine behauptet, daß der Polizei die Aufsicht über alles gebühre, die andere, daß die Polizei hier nichts zu bestimmen habe, indem jeder sich nach dem Bedürfnis des anderen richten werde. Der Einzelne muß freilich ein Recht haben, sich auf diese oder jene Weise sein Brot zu verdienen, aber auf der anderen Seite hat auch das Publikum ein Recht zu verlangen, daß das Nötige auf gehörige Weise geleistet werde. Beide Seiten sind zu befriedigen, und die Gewerbefreiheit darf nicht von der Art sein, daß das allgemeine Beste in Gefahr kommt.
§ 238 § 238

Modern anlamda Polis 1667'de Paris'in güvenliğini sağlamak üzere XIV. Louis tarafından kuruldu. Paris o zamanlar Avrupa'nın en büyük ve en tehlikeli olduğu düşünülen kentiydi. Paris Mahkemesi tarafından çıkarılan bir kararda Polis "kamunun ve özel bireylerin barış ve erinçlerini sağlama, kenti rahatsızlık yaratabilecek şeylerden temizleme, bolluk yaratma ve herkesin konum ve ödevleri ile uyum içinde yaşamasını sağlama" görevi olarak tanımladı.

Polisin yetkisi daha sonra kamu yetkesinin özel bir bölümü olarak Yurttaşların güvenlikleri ile ilgil bir işleve sınırlandı.


Yurttaş Tolumu Yurttaşların Hakları ve Tikel İstençleri Üzerinde Sorumlu ve Yetkilidir

 

Ek. ... Yurttaş toplumu üyelerini korumalı, onların haklarını savunmalıdır, tıpkı bireyin de yurttaş toplumunun hakları açısından yükümlü olması gibi. Zusatz. ... Die bürgerliche Gesellschaft muß ihr Mitglied schützen, seine Rechte verteidigen, so wie der Einzelne den Rechten der bürgerlichen Gesellschaft verpflichtet ist.
§ 239 § 239
Bu evrensel aile karakteri içinde, yurttaş toplumunun ana-babaların özenç ve keyfiliklerine karşı Eğitimi gözetme ve etkileme için ödev ve hakkı vardır — eğitimin bireyin toplumun üyesi olma yeteneği ile ilişkili olduğu düzeye dek; bu durum özellikle eğitim ana-babanın kendileri değil ama başkaları tarafından tamamlanıyorsa önem kazanır. Bu amaçla, uygulanabilir olduğu düzeye dek toplumsal düzenlemeler getirilmelidir. Sie hat in diesem Charakter der allgemeinen Familie die Pflicht und das Recht gegen die Willkür und Zufälligkeit der Eltern, auf die Erziehung, insofern sie sich auf die Fähigkeit, Mitglied der Gesellschaft zu werden, bezieht, vornehmlich wenn sie nicht von den Eltern selbst, sondern von anderen zu vollenden ist, Aufsicht und Einwirkung zu haben, — ingleichen, insofern gemeinsame Veranstaltungen dafür gemacht werden können, diese zu treffen.

Yurttaş Toplumunu Bireylerin Gönencinden Sorumludur

 

§ 240 § 240
Ek. Atina’da her yurttaşı hangi kaynaklardan yaşadığını açıklamaya zorlayan bir yasa vardı. Bugünlerde ise insanlar bu konunun kimsenin işi olmadığı görüşündedir. Hiç kuşkusuz her birey bir yandan kendi içindir; ama öte yandan yurttaş toplumu dizgesinde bir üyedir, ve her insanın ondan geçimini sağlaması isteminde bulunmaya hakkı varken, o denli de bu dizge onu kendi kendisinden korumalıdır. Söz konusu yalnızca açlık değildir; tersine, göz önünde tutulan daha öte nokta bir ayaktakımının ortaya çıkmamasıdır. Yurttaş toplumu bireyleri besleme sorumluluğunu taşıdığı için, onları kendi geçimlerini sağlamaya zorlama hakkını da taşır. Zusatz. In Athen war es Gesetz, daß jeder Bürger darüber Rechenschaft geben mußte, wovon er lebe; jetzt hat man die Ansicht, daß dies niemanden etwas angehe. Allerdings ist jedes Individuum einerseits für sich, andererseits aber ist es auch Mitglied im System der bürgerlichen Gesellschaft, und insofern jeder Mensch von ihr das Recht hat, die Subsistenz zu verlangen, muß sie ihn auch gegen sich selbst schützen. Es ist nicht allein das Verhungern, um was es zu tun ist, sondern der weitere Gesichtspunkt ist, daß kein Pöbel entstehen soll. Weil die bürgerliche Gesellschaft schuldig ist, die Individuen zu ernähren, hat sie auch das Recht, dieselben anzuhalten, für ihre Subsistenz zu sorgen.

Yoksulluk ve Toplumsal Duyunç

 

§ 241 § 241
Yoksullar söz konusu olduğunda, onların yalnızca dolaysız yoksunlukları ile değil, ama tembellik, kötü huy, ve böyle bir konumdan ve haksızlık duygularından doğan daha öte erdemsizlikler ile ilgili olarak da kamu gücü ailenin yerini alır. Die allgemeine Macht übernimmt die Stelle der Familie bei den Armen, ebensosehr in Rücksicht ihres unmittelbaren Mangels als der Gesinnung der Arbeitsscheu, Bösartigkeit und der weiteren Laster, die aus solcher Lage und dem Gefühl ihres Unrechts entspringen.
§ 242 § 242
Yoksulluğa ve genel olarak her bir bireyin yaşamının doğal sürecinde karşılaştığı her türden yoksunluğa özgü öznellik yanı benzer olarak hem tikel koşullar hem de gönül ve sevgi açısından öznel bir yardımı gerektirir. Ahlakın tüm kamu örgütlerine karşın yapacak yeterince şey bulduğu yer burasıdır. Ama bu öznel yardım kendi için olduğu gibi etkilerinde de olumsallığa bağımlı olduğu için, toplumun çabası iveğen durumlarda ve bunların çarelerinde evrensel olanı bulup çıkarmaya ve düzenlemeye ve o yardımı vazgeçilebilir kılmaya yöneliktir. Das Subjektive der Armut und überhaupt der Not aller Art, der schon in seinem Naturkreise jedes Individuum ausgesetzt ist, erfordert auch eine subjektive Hilfe ebenso in Rücksicht der besonderen Umstände als des Gemüts und der Liebe. Hier ist der Ort, wo bei aller allgemeinen Veranstaltung die Moralität genug zu tun findet. Weil aber diese Hilfe für sich und in ihren Wirkungen von der Zufälligkeit abhängt, so geht das Streben der Gesellschaft dahin, in der Notdurft und ihrer Abhilfe das Allgemeine herauszufinden und zu veranstalten und jene Hilfe entbehrlicher zu machen.

 

§ 246 § 246

Üreticilerin ve tüketicilerin değişik çıkarları birbirleri ile çarpışma içine girebilir; ve aralarında doğru bir ilişkinin bütünde kendiliğinden ortaya çıkmasına karşın, gene de ayarlanmaları her ikisinin de üstünde duran ve bilinçli olarak üstlenilen bir düzenlemeyi gerektirir. Tekil bir durumda böyle bir denetim hakkı (örneğin en sıradan yaşam gereksinimleri ile ilgili malların ederlerinin saptanması) bütünüyle genel günlük kullanımda olan malların açık sergileme yoluyla satılmak üzere birey olarak bir bireye değil ama evrensel birey olarak bireye, kamuya teklif edilmeleri olgusunda yatar; böylelikle kamunun hakkı dolandırılmamış olur ve malların gözetimi ortak bir sorun olarak bir kamu gücünün bakımına teslim edilebilir. — Ama başlıca daha büyük işleyim dallarının ülke dışı durumlara ve uzak koşulların bileşimlerine bağımlılığı bunlar için genel bir gözetim ve yönetimi zorunlu kılar, çünkü bu işleyim alanlarına bağımlı bireyler kendi konumlarında o gözetimi yerine getiremezler.

Yurttaş toplumunda işleyim ve tecim özgürlüğünün karşısındaki öteki uç herkesin geçimi gibi emeğinin belirlenmesinin de kamusal düzenleme tarafından sağlanmasıdır

Die verschiedenen Interessen der Produzenten und Konsumenten können in Kollision miteinander kommen, und wenn sich zwar das richtige Verhältnis im Ganzen von selbst herstellt, so bedarf die Ausgleichung auch einer über beiden stehenden, mit Bewußtsein vorgenommenen Regulierung. Das Recht zu einer solchen für das Einzelne (z.B. Taxation der Artikel der gemeinsten Lebensbedürfnisse) liegt darin, daß [durch] das öffentliche Ausstellen von Waren, die von ganz allgemeinem, alltäglichem Gebrauche sind, [diese] nicht sowohl einem Individuum als solchem, sondern ihm als Allgemeinem, dem Publikum angeboten werden, dessen Recht, nicht betrogen zu werden, und die Untersuchung der Waren als ein gemeinsames Geschäft von einer öffentlichen Macht vertreten und besorgt werden kann. — Vornehmlich aber macht die Abhängigkeit großer Industriezweige von auswärtigen Umständen und entfernten Kombinationen, welche die an jene Sphären angewiesenen und gebundenen Individuen in ihrem Zusammenhang nicht übersehen können, eine allgemeine Vorsorge und Leitung notwendig.

Gegen die Freiheit des Gewerbes und Handels in der bürgerlichen Gesellschaft ist das andere Extrem die Versorgung sowie die Bestimmung der Arbeit aller durch öffentliche Veranstaltung,


__

§ 243
§ 243
Yurttaş toplumu kendini engelsiz bir etkinlik içinde bulduğu zaman, kendi içersinde nüfus ve işleyim açısından ilerlemeye geçmiştir. — Bir yandan insanların ilişkilerinin onların gereksinimleri ve bunları karşılayacak araçları hazırlama ve dağıtma yolları tarafından evrenselleştirilmesi yoluyla varsıllık birikimi artarken — çünkü bu çifte evrensellikten büyük kazançlar elde edilir—, öte yandan tikel emeğin tekilleşmesi ve sınırlanması bu emeğe bağlı sınıfın bağımlılık ve yoksulluğunda sonuçlanır ki, bu da kendi payına daha ileri özgürlükleri ve özellikle yurttaş toplumunun entellektüel kazanımlarını duyumsama ve onlardan yararlanma yeteneksizliğine yol açar. Wenn die bürgerliche Gesellschaft sich in ungehinderter Wirksamkeit befindet, so ist sie innerhalb ihrer selbst in fortschreitender Bevölkerung und Industrie begriffen. — Durch die Verallgemeinerung des Zusammenhangs der Menschen durch ihre Bedürfnisse und der Weisen, die Mittel für diese zu bereiten und herbeizubringen, vermehrt sich die Anhäufung der Reichtümer — denn aus dieser gedoppelten Allgemeinheit wird der größte Gewinn gezogen — auf der einen Seite, wie auf der andern Seite die Vereinzelung und Beschränktheit der besonderen Arbeit und damit die Abhängigkeit und Not der an diese Arbeit gebundenen Klasse, womit die Unfähigkeit der Empfindung und des Genusses der weiteren Freiheiten und besonders der geistigen Vorteile der bürgerlichen Gesellschaft zusammenhängt.

__

§ 244
§ 244

Büyük bir kitlenin toplumun bir üyesi için zorunlu bir ölçün olarak kendiliğinden düzenlenen belli bir geçim düzeyinin altına düşmesi — ve böylelikle hak ve dürüstlük duygusunun ve kendi etkinlik ve emeği yoluyla geçinmeye bağlı onur duygusunun yitişine götürmesi — bir ayaktakımının doğuşunda sonuçlanır ki, kendisi ile birlikte aynı zamanda ölçüsüz varsıllığın birkaç elde yoğunlaşması için daha büyük bir kolaylık getirir.

Ek. En düşük geçim yolu, ayaktakımının yolu, kendiliğinden belirlense de, minimum gene de değişik uluslarda çok değişiktir. İngiltere’de en yoksul olanlar bile haklarının olduğuna inanırlar; bu başka ülkelerde yoksulları doyurandan başka birşeydir. Yoksulluk kendinde ayaktakımı oluşturmaz: Ayaktakımı ancak belli bir eğilim varsıllara karşı, topluma karşı, hükümete karşı vb. bir iç öfke yoluyla kendini yoksulluk ile bağlayınca belirlenir. Dahası, olumsallığa bağımlı olan insanın hoppa ve tembel olması da bu nokta ile ilgilidir, örneğin Napoli’deki lazzoroniler gibi. Ayaktakımında geçimini emeği yoluyla kazanma onurunun bulunmaması ve gene de geçimini kazanmayı hakkı olarak ileri sürme gibi bir kötülük bu yolla ortaya çıkar. Doğaya karşı hiçbir insan bir hak ileri süremez, ama toplum durumunda yoksulluk hemen şu ya da bu sınıfa yapılan bir haksızlık biçimini kazanır. Yoksulluğa bir çarenin nasıl bulunacağı yolundaki önemli soru modern toplumu karıştıran ve rahatsız eden başlıca sorunlardan biridir.

Das Herabsinken einer großen Masse unter das Maß einer gewissen Subsistenzweise, die sich von selbst als die für ein Mitglied der Gesellschaft notwendige reguliert — und damit zum Verluste des Gefühls des Rechts, der Rechtlichkeit und der Ehre, durch eigene Tätigkeit und Arbeit zu bestehen —, bringt die Erzeugung des Pöbels hervor, die hinwiederum zugleich die größere Leichtigkeit, unverhältnismäßige Reichtümer in wenige Hände zu konzentrieren, mit sich führt.

Zusatz. Die niedrigste Weise der Subsistenz, die des Pöbels, macht sich von selbst: dies Minimum ist jedoch bei verschiedenen Völkern sehr verschieden. In England glaubt auch der Armste sein Recht zu haben; dies ist etwas anderes, als womit in anderen Ländern die Armen zufrieden sind. Die Armut an sich macht keinen zum Pöbel: dieser wird erst bestimmt durch die mit der Armut sich verknüpfende Gesinnung, durch die innere Empörung gegen die Reichen, gegen die Gesellschaft, die Regierung usw. Ferner ist damit verbunden, daß der Mensch, der auf die Zufälligkeit angewiesen ist, leichtsinnig und arbeitsscheu wird, wie z.B. die Lazzaronis in Neapel. Somit entsteht im Pöbel das Böse, daß er die Ehre nicht hat, seine Subsistenz durch seine Arbeit zu finden, und doch seine Subsistenz zu finden als sein Recht anspricht. Gegen die Natur kann kein Mensch ein Recht behaupten, aber im Zustande der Gesellschaft gewinnt der Mangel sogleich die Form eines Unrechts, was dieser oder jener Klasse angetan wird. Die wichtige Frage, wie der Armut abzuhelfen sei, is eine vorzüglich die modernen Gesellschaften bewegende und quälende.

§ 245

§ 245
Yoksulluğa düşen kitleleri her zamanki yaşam ölçünleri içinde tutmanın doğrudan yükü varsı sınıfların sırtına düştüğü ya da doğrudan geçim araçları başka kamu mülklerinden (varsıl hastaneler, vakıflar, manastırlar) sağlandığı zaman, gereksinim içinde olanlar geçimlerini emeğin aracılığı olmaksızın kazanırlar; ama bu durum yurttaş toplumunun ilkesini ve ona ait bireylerin bağımsızlık ve onur duygularını çiğner. Ya da, geçim araçları emek yoluyla (çalışma fırsatı yoluyla) dolaylı kılınır ki, bu durumda üretim düzeyi yükselecek, ama bunun aşırı olması kendileri üretici olan tüketicilerin orantılı olarak eksik olmaları demek olacaktır; buna göre her iki durumda da sonuç tam olarak kötülüğün büyümesidir. Bu yüzden aşırı varsıllık durumunda bile yurttaş toplumunun yeterince varsıl olmadığı olgusu kendini gösterir. Başka bir deyişle, yurttaş toplumunun gönenci aşırı yoksulluğa ve ayaktakımının yaratılmasına bir çare bulmak için yeterli değildir.
Wird der reicheren Klasse die direkte Last aufgelegt, oder es wären in anderem öffentlichen Eigentum (reichen Hospitälern, Stiftungen, Klöstern) die direkten Mittel vorhanden, die der Armut zugehende Masse auf dem Stande ihrer ordentlichen Lebensweise zu erhalten, so würde die Subsistenz der Bedürftigen gesichert, ohne durch die Arbeit vermittelt zu sein, was gegen das Prinzip der bürgerlichen Gesellschaft und des Gefühls ihrer Individuen von ihrer Selbständigkeit und Ehre wäre; oder sie würde durch Arbeit (durch Gelegenheit dazu) vermittelt, so würde die Menge der Produktionen vermehrt, in deren Überfluß und dem Mangel der verhältnismäßigen selbst produktiven Konsumenten gerade das Übel besteht, das auf beide Weisen sich nur vergrößert. Es kommt hierin zum Vorschein, daß bei dem Übermaße des Reichtums die bürgerliche Gesellschaft nicht reich genug ist, d.h. an dem ihr eigentümlichen Vermögen nicht genug besitzt, dem Übermaße der Armut und der Erzeugung des Pöbels zu steuern.
§ 246
§ 246
Bu eytişimi yoluyla yurttaş toplumu — ilkin bu belirli toplum — kendi ötesine geçmeye ve kendi dışında onda gereksinim artığı olan mallar açısından ya da genel olarak işleyim etkinliği açısından açıkları olan başka uluslarda tüketiciler ve böylelikle zorunlu geçim araçları aramaya itilir. Durch diese ihre Dialektik wird die bürgerliche Gesellschaft über sich hinausgetrieben, zunächst diese bestimmte Gesellschaft, um außer ihr in anderen Völkern, die ihr an den Mitteln, woran sie Überfluß hat, oder überhaupt an Kunstfleiß usf. nachstehen, Konsumenten und damit die nötigen Subsistenzmittel zu suchen.

__

§ 248
§ 248
Bu genişlemiş bağlantı Kolonileştirme aracını da sağlar, ki dağınık ya da dizgesel bir yolda da olsa gelişmiş yurttaş toplumu ona doğru itilir ve onunla bir yandan nüfusunun bir bölümüne yeni bir toprakta aile ilkesine bir geri dönüş sağlarken, öte yandan onunla işleyim etkinliği için yeni bir gereksinim ve alan yaratır. Dieser erweiterte Zusammenhang bietet auch das Mittel der Kolonisation, zu welcher — einer sporadischen oder systematischen — die ausgebildete bürgerliche Gesellschaft getrieben wird und wodurch sie teils einem Teil ihrer Bevölkerung in einem neuen Boden die Rückkehr zum Familienprinzip, teils sich selbst damit einen neuen Bedarf und Feld ihres Arbeitsfleißes verschafft.

_

b. Lonca
§ 250

b. Die Korporation
§ 250

Tarım sınıfı kendi aile yaşamının ve doğal yaşamının tözselliğinde kendi içinde dolaysızca onda yaşadığı somut evrenselini bulur; evrensel sınıf kendi belirleniminde evrenseli etkinliğinin ereği olarak ve zemini olarak alır. İkisi arasındaki orta terim, işleyimciler sınıfı, özsel olarak tikel olana yönelmiştir, ve buna göre Lonca başlıca ona özgüdür.

Der ackerbauende Stand hat an der Substantialität seines Familien- und Naturlebens in ihm selbst unmittelbar sein konkretes Allgemeines, in welchem er lebt; der allgemeine Stand hat in seiner Bestimmung das Allgemeine für sich zum Zwecke seiner Tätigkeit und zu seinem Boden. Die Mitte zwischen beiden, der Stand des Gewerbes, ist auf das Besondere wesentlich gerichtet, und ihm ist daher vornehmlich die Korporation eigentümlich.

§ 252
§ 252
Lonca bu belirlenime göre kamu yetkesinin gözetimi altında kendi alanı içersindeki çıkarlarını koruma hakkını taşır; Die Korporation hat nach dieser Bestimmung unter der Aufsicht der öffentlichen Macht das Recht, ihre eigenen innerhalb ihrer eingeschlossenen Interessen zu besorgen,
 
 
 
İdea Yayınevi / Hegel’in Nesnel Tin Dizgesi / Aziz Yardımlı / 2014